Dr. Öğr. Üyesi Yusuf BABÜR
Öğr. Gör. Mehmet Akif AYVAZ
Saya; “1. Ayakkabının yumuşak olan üst bölümü. 2. hlk. Gebe koyunların karnındaki yavru yüz günlük olduğunda çobanların yaptığı tören. 3. hlk. Yayla ve kırlarda hayvanlar için yapılan üstü samanla örtülü yer. 4. hlk. Kadın giysisi. 5. hlk. İş önlüğü.” (Akalın vd. 2011:2046) şeklinde tanımlanır.
Bahar mevsimi, hayvancılıkla geçimini sağlayan Türklerin hayatında önemli bir yer tutar. Baharla birlikte yeni yavrular doğacak, hayvanlar otlağa çıkacak, yaylacılık faaliyetleri başlayacaktır. Türkler, Orta Asya’dan beri özellikle hayvanların döllenme ve yavrulama zamanında çeşitli ritüellerle eğlence ve kutlamalar tertip eder ki bunlardan biri de “Saya Gezme”dir. Tabi buradaki tek düşünce eğlenmek değildir.
Tabiatın yeniden canlanışı ve dolayısıyla hayvansal ve bitkisel bereketin yeniden temini Türk kültüründe çeşitli törenlerle kutlanmaktadır. Törenlerde yetişkinler geçimleri için gerekli olan hayvansal, bitkisel bolluk ve berekete kavuşmanın, gençler ve çocuklar da eğlenmenin tadını çıkarırlar. Böylece, pratiklerde ifade edilen dileklerin kabulü için sihirsel-dinsel bir zemin yaratılarak eski Türk yaşamının ve dolayısıyla inanç sisteminin dinsel-büyüsel pratiklerine İslami renkler verilmiştir. Halk, bu oyunlara başlangıçta hayatının daha verimli olması maksadıyla dinî ve içtimai bir takım zaruretler içerisinde iştirak etmiş fakat daha sonradan o zaruretler ortadan kalkınca oyunların ortaya çıkış sebeplerini unutarak bir eğlence aracı olarak bakmayı yeğlemiştir (Doğan 2011:88; Sinmez ve Yiğit 2014:20).
Saya gezme, koyunların kuzulamasına elli gün kala yapılan bir köy seyirlik oyunu olarak da değerlendirilebilir. Koyunların gebelik süresi yüz elli gündür. Koç katımından yüz gün sonra anasının karnında kuzunun canlandığına ve tüylerinin çıkmaya başladığına inanılır. Bu nedenle saya gezmeye “koyun yüzü” veya “davar yüzü” de denilmektedir (Basat 2016:63; Sinmez ve Yiğit 2014:19).
Saya gezmesi, genellikle Şubat ayının son haftasında yapılır. Saya gecesini genellikle köyün çobanları tertip eder, köyün gençleri ve çocukları da çobanlara yardım ve yarenlik eder. Bu eğlence, baharın yaklaştığını ve hayvanların yavrulayacağını müjdelemek için düzenlenir. Çobanlar ve onlara yardım eden gençler, çeşitli hayvanların kılığına girip kapı kapı dolaşarak bahşiş ve yiyecek toplar. Kapı kapı dolaşan bu kişilere ise “sayacı” denir. Saya gezme esnasında çeşitli maniler de okunur. Bazı saya manileri şöyledir:
Elim attım çatmaya
Çatma yere batmaya
Bir kaşık yağ vermeyen
Kocasıyla yatmaya
Hey hayadan hayadan
Yılan aktı kayadan
Birer kaşık yağ verin
Âdet vardır sayadan
Saya gelir sakının
Demir tarak takının
Koyunun pisliğini
Kına diye yakının
Su gelir lüle lüle
Yar gelir güle güle
Elinde telli mendil
Terini sile sile (Pasin ve Çelik 1962:94-95).
Saya saya sallıbağ,
Dört ayağı nallıbağ,
Yağ verenin oğlu olsun,
Peynir verenin kızı olsun.
Hiç vermeyenin topal bir kızı olsun (KK1).
Çobanı olmayan köylerde saya gezme işini köyün gençleri ve çocukları düzenler. Eğer çoban var ise saya gezmesinde toplanan yumurta, bulgur, fasülye, nohut, tereyağı, peynir, çökelek, tandır ekmeği, çay, şeker gibi gıda maddeleri ve bahşişler çobana verilir. Köyün çobanı yok ise toplanan bahşişler sayacılar arasında pay edilir; toplanan gıda maddeleri ise köyün yaşlı kadınları tarafından pişirilir saya yemeği olarak köylüye ikram edilir (KK2).
Sayacıların çeşitli hayvanların kılığına girmesi de söz konusudur. Sayacılardan bazısı sırtına koyun postu alır. İki kişinin bir merdiveni yatay şekilde omuzlayıp üstlerini örtüyle örtmek suretiyle deve ve eşek kılığına girdiği de olur. Koyun ve binek hayvan kılığına giren sayacılar, boyunlarına kelek ve çan da asarlar (KK3).
Ancak günümüzde saya gezme geleneği devam etmemektedir. Özellikle son yıllarda köylerde çobanlık yapanların çoğu yabancı uyrukludur. Köylerin çoğunda okul olmadığı için gençlerin bir kısmı taşımalı sistemle ilçe merkezlerindeki okullara getirilmekte; bir kısmı da il ve ilçe merkezlerinde ikamet etmek suretiyle öğrenimlerine devam etmektedir. Hayvancılık faaliyetleri de büyük oranda azalmış durumdadır. Değişen sosyal ve kültürel şartlar, eski geleneklerin yok olmasına sebep olmuştur. Hâl böyle olunca saya gezme geleneği kaybolmuştur.
REFERENCES/KAYNAKÇA
AKALIN, Ş. H. vd. (2011). Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.
BASAT, E. M., (2016). Saya Gezme Oyununu Artaud’nun “Kıyıcı Tiyatro” Kuramıyla Birlikte Düşünmek, Millî Folklor, Yıl 28, Sayı 112, 61-72.
DOĞAN, T. (2011). İran Azerbaycanı’nda (Urmiye’de) “Sayalar” ve “Sayaçılar”. Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/4 Fall, 87-96.
PASİN, M. H. ve ÇELİK, Ş. V. (1962). Erzincan Tarihi-Coğrafyası- Folklörü, Kırkambar Sahaf Yayınları, İstanbul.
SİNMEZ, Ç. Ç., ve YİĞİT, A. (2014). Sivas Folklorunda Davar Yüzü (Saya Gezme) ve Koç Katımı Töreni. Lokman Hekim Journal, 4 (1), 19-25.
Kaynak Kişiler:
KK1: Nursel Karadoğan, 62, İlkokul Mezunu, Ev Hanımı, Erzincan Kemah Kerer Köyü.
KK2: Makbule Saka, 71, İlkokul Mezunu, Ev Hanımı, Erzincan Kemah Kerer Köyü.
KK3: Nezaket Karakoyun, 63, İlkokul Mezunu, Ev Hanımı, Erzincan Kemah Kerer Köyü.