Doç. Dr. Orhan TAŞKESEN
GİRİŞ
19 Ocak 2006 tarihli 5448 no’ lu “Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun” metninde bahsedildiği üzere,
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatının 2003 yılının Eylül- Ekim ayları arasında toplanan 32. Genel Konferansında genel itibariyle özellikle korumaya yönelik kaynakların yetersizliğinden dolayı;
Somut olmayan kültürel mirasla ilgili bozulma, yok olma veya yıkılma gibi ciddi tehditleri arttığını, özellikle yerli toplulukların, grupların ve bazı durumlarda bireylerin somut olmayan kültürel mirasın üretimi, korunması, bakımı ve yeniden yaratılması konusunda önemli rol oynadıklarını, böylece kültürel çeşitliliği ve insan yaratıcılığını zenginleştirdiklerini, korunması konusunda henüz, bağlayıcılığı olan hiçbir çok taraflı metin bulunmadığını ayrıca not ederek, Kültür ve doğa mirasıyla ilgili mevcut uluslararası anlaşmaların, tavsiyelerin ve kararların, somut olmayan kültürel mirasa ilişkin yeni hükümlerle etkili bir şekilde zenginleştirilmesi ve tamamlanması gerektiğini, insanları birbirlerine yakınlaştırıcı ve onlar arasında değiş tokuşu ve anlayışı sağlayıcı, paha biçilmez rolü nedeniyle 17 Ekim 2003’ te "Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi” ni kabul etmiştir.
Sözleşmenin amaçları:
a)Somut olmayan kültürel mirası korumak, b) ilgili toplulukların, grupların ve bireylerin somut olmayan kültürel mirasına saygı göstermek, c) Somut olmayan kültürel mirasın önemi konusunda yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde duyarlılığı arttırmak ve karşılıklı değerbilirliği sağlamak, d) Uluslararası işbirliği ve yardımlaşmayı sağlamak olarak belirtilir.
Daha önce de belirtildiği üzere, 19 Ocak 2006 tarihli ve 5448 sayılı Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesinin Uygun Bulunduğuna Dair Kanunla bu sürece dâhil olmuş ve 27 Mart 2006 tarihinde resmen taraf olduğu "somut olmayan kültürel miras", özellikle aşağıdaki alanlarda belirir:
a) Somut olmayan kültürel mirasın aktarılmasında taşıyıcı işlevi gören dille birlikte sözlü gelenekler ve anlatımlar,
b) Gösteri sanatları,
c) Toplumsal uygulamalar, ritüeller ve şölenler,
d) Doğa ve evrenle ilgili bilgi ve uygulamalar,
e) El sanatları geleneğidir.
Bu bağlamda Erzincan İli El sanatları geleneğinin somut olmayan Kültürel Miras olarak ele alınması, tarihsel süreçte Erzincan ilinde geleneksel olarak günümüze kadar taşınmış olan el sanatlarının ustası, uzmanı ve satıcısının gözünden dünü, bugünü ve yarını araştırmamızın temel amacıdır. Coşkun “Geleneksel kültür değeri taşıyan el sanatlarımız halıcılık, kilimcilik, cicim, zili, sumak, kumaş dokumacılığı, yazmacılık, çinicilik, seramik-çömlek yapımcılığı, işlemecilik, oya yapımcılığı, deri işçiliği, müzik aletleri yapımcılığı, taş işçiliği, bakırcılık, sepetçilik, semercilik, maden işçiliği, keçe yapımcılığı, örmecilik, ahşap ve ağaç işçiliği vb. gibi farklı dalları ile çok geniş bir yelpazeye sahip olduğunu ve kültür değerlerimizin için de en önemlilerinden birinin de maden sanatı içinde yer alan bakırcılık sanatı olduğunu ifade etmektedir.
Bakır kolay işlenen bir maden olması nedeniyle insanoğlunun çok eski zamanlardan beri bakır işlemeciliğini el sanatı olarak yapmaktadır. Anadolu'da bakır işçiliğinin ilk örnekleri M.Ö. 7000-2000 arasında (Arlı, 1984), Erzincan’daki bakırcı atölyelerinin kökeni, M.Ö. 9.-6. yüzyıllarda Doğu Anadolu, Transkafkasya ve Kuzeybatı İran’da egemenliğini sürdüren Urartu Krallığı’nın madencilik endüstrisine dayanır (Belli ve Kayaoğlu,1994).
Yazılı ve arkeolojik veriler Urartu Krallığı’nın kuzeyde ulaştığı en son noktaların, kuzeybatıda Erzincan, kuzeyde Çıldır Gölü Havzası ve kuzeydoğuda Sevan Gölü’nün kuzeybatısında Lcasen olduğunu göstermektedir. Kuzeybatıda Erzincan-Altıntepe, kuzeyde Taşköprü ve kuzeydoğuda Lcasen kaleleri ise bu yayılımın arkeolojik kanıtları olarak karşımıza çıkmaktadır (Pınarcık, 2012).
Kolay işlenebilir bir maden olması nedeniyle eski tarihlerden beri bakır hem dekoratif hem de işlevsel bir ürün olarak çok sayıda üretilmiş ve tüketilmiştir. Bakır işçiliği Erzincan’ da bir çok işleme yöntemi ve tekniğine sahiptir. Dövme, Dökme, sıvama, Kakma, pres basma gibi yöntemlerle bakırın şekillendirilmesi sağlanır.
Erzincan’da bakırdan yapılmış en önemli eşyaların başında sahan, tas, kevgir, debbe, tava, tabak, bakraç gibi mutfak eşyaları gelmektedir. Bakır kaplar dövme tekniğinde yapılmıştır. Birleşme tekniği olarak perçin, lehim, kaynak kullanılmıştır. Kabartma, kazıma teknikleri ile süslemeler yapılmıştır (Coşkun, 2015) Daha öncesinde kullanım eşyası olma özelliği ile üretilmişse de mutfak eşyalarında teknolojik gelişmelerle çelik, porselen, alüminyumun daha çok daha fazla kullanılmasıyla, 19. Yüzyıldan sonra turistik amaçlı dekoratif amaçlı üretilmeye başlamıştır. Üretimin yüzde 10'u yurt içinde, özellikle Ege ve Akdeniz Bölgeleri’ne, yüzde 90'ı ise yurt dışında A.B.D., İtalya, Finlandiya, Japonya, Almanya, Fransa gibi ülkelere pazarlanıyordu. Sanat değeri azaldığından önce yurt dışı, daha sonra da yurt içi pazarlar gün geçtikçe zayıfladı. Bu işten gelir sağlayanlar kendi sanatlarına kendileri değer vermeyerek başkalarının değer vermesini beklediler. Bugün bu bilince varan birkaç bakır işletmecisinin sabır ve üstün gayretleriyle Erzincan’da bakır işlemeciliği halen yapılmaktadır (www.erzincan.gov.tr).
Erzincan Bakır İşlemeciliği Sanatının Geçmişe Göre Mevcut Durumuna İlişkin Bulgular:
Daha önce de belirtildiği üzere Erzincan’daki bakırcı atölyelerinin kökeni, M.Ö. 9.-6. yüzyıllarda Doğu Anadolu’ da egemenliğini sürdüren Urartu Krallığı’nın madencilik endüstrisine kadar dayanmaktadır. Bölgedeki zengin maden yataklarının işletilmesi ve verimli topraklarda yapılan pamuk üretimi, Erzincan’da bakır ve dokumacılıkla ilgili el sanatlarının ve atölyelerin gelişmesine çok önemli katkıda bulunmuştur. Ancak diğer meslek dallarına kıyasla daha çok gelişen ve günümüze kadar varlığını sürdüren el sanatlarının başında bakırcılık gelmektedir. Şehrin kuzeyinde bulunan bakır yataklarından yapılan üretim hem atölyelere ham madde sağlamış, hem de bakırcılık sanatının yaygınlaşmasında etkili olmuştur (Belli ve Kayaoğlu,1994’ den Akt. Naldan, 2014). Erzincan bakır imalatı ve el işlemeciliğinin coğrafi işaretleme olarak tescili ise 2001 yılında olmuştur. Erzincan Bakır İmalat ve el İşlemeciliği Sanatı, Erzincan Ticaret ve Sanayi Odasının başvurusu ile 18.09.2001 tarih ve 24527sayılı Resmi Gazete ‘ de ilan edilmiş ve 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname’nin 12. Maddesi gereğince 18.09.2001 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere tescillenmiştir. Bu tescil belgesinde verildiği üzere ürün Erzincan ve ilçelerini kapsamaktadır. Kullanılacak ürün çeşitleri olarak 1. Duvar tabakları (simler, resimli tabaklar, saatli tabaklar) 2. Biblo çeşitleri (İbrik, güğüm, vazo vs.) 3. Ev gereçleri (sürahi, semaver, tabak, tepsi, çay takımı, kahve takımı, kazan, debbe, sağan, iliştir, hamam tası, tencere) üç ana çeşitten oluştuğu ve her bir çeşidin 500’ün üzerinde çeşitleri bulunduğu ifade edilmektedir. Ürün ayır edici özelliği olarak da İşleme ustalarınca özel tasarlanan şekillerin “Oyma Tekniğiyle” tekli kalemle bakır üzerine çıkarılması işlemidir. Bu işlemeciliği yapacakların, ustalar yanında çıraklık sistemiyle yetişmiş ustalar olması gerekir. İyi bir işlemeci ustası 10-15 yılda yetişir.(TPE, Coğrafi İşaret Tescil Belgesi).
Erzincan’ da dövme ve işleme olarak yapılan bakırcılık sanatının 2012 yılından dövme olarak üretimin azaldığı, bakır işlemenin ise hala yaşatıldığını söylemek mümkündür (İllere Göre Geleneksel El Sanatlarımız, 2012, s. 57). 2012 yılında hala yaşatıldığı bahse konu olan Erzincan bakır işlemeciliği somut olmayan kültürel miras olarak varlığının günümüzde sürdürdüğünü şahit olmaktayız. Bunun yanında araştırmaların dışında Erzincan bakır işlemeciliğinin farklı aşamalarında bulunmuş kişilere bakır işlemeciliğinin geçtiğimiz 10 yılda nasıl bir değişim geçirdiğini sorduğumuzda benzer cevaplarla karşılaşılmıştır.
Erzincan geleneksel bakır sanatına ilişkin sahada yüz yüze yapılan görüşmeler doğrultusunda ulaşılan bulgulara bakıldığında sektörün hangi aşamasının avantajlı olduğuna dair sorulara verilen cevaplardan anlaşıldığı kadarıyla, bu sektörde çalışan her esnafın sermayesi kadarıyla bu sektörde var olduğu, sektörün en az kazananının işlemesi ustaları olduğu, bu sebeple de işlemecilik aşamasında çalışacak eleman yetişmediği belirtilmiştir.
“40 yıl öncesinde “işlemeci” diye tabir edilen Erzincan bakır eşyasına Erzincan özgünlüğünü kazandıranlar iyi kazanırdı. Ben 30 yıl önce işlemecilik yaptım ve kazancımın o günkü şartlarda fena olmadığını hatırlıyorum. Fakat işleme atölyelerinin vergiye tabi olarak atölyelerini yürütemediklerini hatırlıyorum. Hatta birçok kişi de evinde oluşturduğu ortamda işleyip işlediklerini atölyeye götürüyordu. Genellikle parça başı çalışılıyordu, her ürünün büyüklüğüne göre bir işleme ücreti vardı. İşlediğin parçaların ölçü ve isimleri deftere yazılır, aybaşlarında hesaplanarak ücreti toptan ödenirdi. Erzincan işi bakır işleme yerel düzeyde de kalmadı, Erzincan bakır işlemeli ürünlerin satışı iyi olduğundan 30 sene önce Kahramanmaraşlı atölye sahipleri Erzincan’ da çalışan işlemecileri İstanbul’ da çalıştırmaya başladılar. Ben İzmir’ de İstanbul’ da işlemecilik yapan işlemecilerden biriyim. Hatırladığım kadarıyla çok olumsuz ortamlarda barınıp, beslenerek işleme yapıyorduk. Sanırım talep çoktu, benim çalıştığım atölyede 5-6 işlemeci vardı ve çok uzun çalışma mesaileri geçirdiğimizi hatırlıyorum. İşlemecilerin hiç birinin sigortalı olarak çalıştırıldığını hatırlamıyorum.”A1
“Geçtiğimiz yıllara baktığımızda bakır işleme ustası artık yetişmiyor. Bu işlemeyi bilen ustalar o kadar azaldı ki, kalan işleme ustası sayısı 10-15 i geçmez. Yetişmesi de beklenemez, bir küçük ibrik işlemesi 3 liraya yapıyoruz. Bir insanın 20 tane işlemesi mümkün değil. Bu ücretlerle alttan işleme ustası yetişmez.”U1
“25 yıl öncesi için, aralıksız 36 saat işleme yaptığımı hatırlıyorum. Dış Ülkelere ürün yetiştirmeye çalışıyorduk. İşlediğimiz ürün başına para alıyorduk. İyi kazandığımızı hatırlıyorum.”A1
“Geçmişte maden olarak bakır ucuzdu. İşçilik için daha iyi ücretler alabiliyorduk. Bakırın maden olarak kilosu 45 lira, bunun satışa hazır hale gelmesi için 4 ile çarpman gerekir. Bu maliyetlere bakır işlemeli ürün satmak çok zor. Onun için işleme ustalarının işlediği parça sayısı ve parça başına aldıkları ücretler düşük.”U2
Ayrıca yapılan mülakatlardan özellikle ‘el teklisi’ diye tabir edilen tamamen el işlemesi ürünlerin işleme maliyetlerinin arttığı satış fiyatlarına yansıması ile artık satılmadığı, bu sebeple artık el teklisi işlemesinin neredeyse yok olma durumuna geldiği anlaşılmaktadır.
“… el teklisi bitti, 4 tane 30’luk tabak işlettim elimde bulunsun soran olursa diye, fakat 6 aydır satamıyorum.”M3
“Erzincan'ın önceden el teklisi işlemesi vardı. Daha ince daha zarif bir işleme yani albenisi olan bir işlemeydi. Yalnız şu anda hem yapan ustanın kalmayışı hem de maliyetinin normal makine işine göre 2-3 kat daha fazla olması nedeniyle neredeyse hiç talep görmüyor. M1
Atölye sahiplerinin de zaman içerisinde gittikçe azalan talebe göre atölyelerini kapattığı, tam kapasite ile üretim yapamayan sadece üç atölye kaldığı resmi makamlarca ifade edilmektedir. Atölye sahipleri ile yapılan görüşmelerden ulaşılan bulgularda işlemecilerin durumundan farklı olmadığı görülmüştür.
“ … geçtiğimiz yıllarda imalat atölyeleri çok daha fazlaydı, günümüzde 3, 4 civarında imalat atölyesi kaldı, günümüz üretim koşullarına ayak uydurulamadığından üretim maliyetleri Erzincan bakır ürününün seri üretime göre daha pahalı olmasını sağladı. Bahsettiğim işleme aşaması değil, bakırın şekil alma süreci. Özellikle şekillendirme aşamasında üretim maliyetini düşürebilseydik, belki piyasa ile rekabet imkanımız olabilirdi. Bugün bu sektörde kullanılan şekillendirmeler tamamen otomasyona dönüşmüştür. Modern şekillendirme makineleri ‘sıvamacı’ diye tabir ettiğimiz bakırın levha halinden şekillendirmesini yapan kişinin belki 5 günde yaptığını 1 günde yapabilmektedir. Makineye sadece şekil için kalıp koyularak bakır levha takılmaktadır. İnsana gücüne ihtiyaç duymayan makineler üretim maliyetlerini düşürmüştür. Bunun yanında yeni üretim araçları yeni ürünlerin de sektöre kazandırılmasını sağladığından avantajlıdır. Geleneksel yöntemlerle çalışanlar geleneksel şekil kalıplarının dışına çıkamamaktadır.”(İ1)
Araştırma konusu ile ilgili diğer araştırmalarda da Erzincan’da bakır işleme sanatını sürdüren ustalara sanatın mevcut durumunu ve mesleğe duyulan ilgi düzeyini belirlemek amacıyla bazı sorular yöneltilmiştir. Bakır işleme ustaları, bakırcılığın günümüzde yok olma riskiyle karşı karşıya olduğu, eskiye göre iş gören ve atölyelerin azaldığını belirtmişlerdir. Bakır işlemenin ekonomik değerini kaybettiğini belirten el sanatı ustalarının yanında bakırcılık piyasasında son 1-2 senedir ekonomik açıdan canlanma olduğu da bazı ustalar tarafından vurgulanmıştır. (Alagöz, Çalık & Güneş, 2018, 182).
Mülakat sırasında özellikle mağaza sahiplerine yöneltilen, Eskiden mutfak eşyası olarak bakırın kullanıldığı söyleniyor şimdilerde kullanımı devam ediyor mu? ,100 de olarak ifade etmek gerekirse, sattığınız ürünlerin kaçı dekoratif ürün kaçı kullanım eşyası?, Bakır eşya da eski bakır eşyanın alıcısı var mı?, Eski üretim ile yeni üretimi karşılaştırmak gerekirse aradaki farkı, işçilik, teknik ve estetik yönden nasıl buluyorsunuz? Mağazanızda en çok satılan bakır ürünler hangisi? Sizce talep edilmesinin nedeni nedir? Bakır eşyanın yanında başka ürünlerde bulunduruyor musunuz? Sizinle aynı ürünü satan farklı sektörler var mıdır? Bunların sizin satışınıza etkisi nedir? Çin üretimi eşyalar Erzincan bakır eşya üretimini etkiliyor mu? Nasıl? Geçtiğimiz 10 yıla baktığımızda bakır eşya satışının nasıl bir değişim geçirdiğini düşünüyorsunuz? Gibi sorulara verilen cevaplardan ulaşılan bulgulara göre,
|
Fotoğraf 1. Mutfak Eşyası olarak bakır eşya |
Mağaza sahipleri geçmiş yıllara göre daha iyimser olmalarına karşın, iyimserliklerinin nedeni biraz da işlemeli bakırın yanında Çin üretimi mallar, Kahramanmaraş, Gaziantep imalatı ürünlerinde sattıklarından olduğu söyleyebiliriz.
“Geçtiğimiz 10 seneye göre yani rağbet devam ediyor, yalnız dediğimiz gibi maliyetlerin artması giderlerin çok olması bu bakırcılık esnafını etkiliyor”M1
Maliyet Yüksekliği “Erzincan'da Bakırcılar çarşısı' nda bir iş yeri açtım bakırla başladım yalnız zaman içerisinde bakırın maliyetinin çok yükselmesi ve çarşıda esnaflar arasındaki rekabet ve kar oranı düşmesinden dolayı işyerine mecbur hediyelik eşya olarak değiştirdim”M1
Kullanım eşyası “bakır eşya eskiden çok fazla kullanılıyordu neredeyse % 70-80 oranında bakır eşyalar herkesin evinde vardı. Bu oran bir ara düştü ama sonradan son birkaç yıldır halkın bakıra olan (özellikle bu işi uzmanları tarafından tavsiye edildiği için) olan ilgi artmıştır. Şu anda yavaş yavaş bakır mutfak eşyası olarak tekrar kullanım alanına girmiştir ama bu yeterli bir seviyede değildir yüzdelik olarak hala süs eşyası ön plandadır. Kullanım eşyası olarak artması önemlidir, işlenmiş bakırın yanında işlenmiş ürünün devamı için işlemesiz ürünün de satılması gerekir” M2
“şimdilerde de kaliteli ürün var ama geçmişte kıyaslandığı zaman bakır eşyanın gramajı eskiden daha yüksekti, düştü. Tabii şimdi biraz daha endüstri işin içine girdiği için seri üretim olduğu için biraz daha eskiye oranla yani eski bakır eşyanın ağırlıkları gramajları yok. Şimdilerde Erzincan’ da ki ürünler daha çok mutfak eşyasının dışında süs olarak kullanılıyor. Sonra Erzincan’da satılan ürünlere baktığımızda Erzincan işi %30 35 civarında. daha çok dışarıdan gelen mutfak eşyaları bakırlar yani toplamda Erzincan’dan daha fazla. Bundan 5-6 yıl öncesine 10 yıl öncesine hatta 15 yıl öncesine kadar neredeyse mağaza ürünlerinin yarısı Çin üretimi ürünlerdi. Ama son 2-3 yıldır neredeyse bitti, yani %10’u bile artık mağazalarda bulunmuyor Çin ürünlerinin fiyatlarındaki artış, ürün kalitesinin tatmin edici olmaması Çin üretiminin hediyelik eşyada azalmasını sağladı. Bizde kısmen bulunduruyoruz ama çok az belki %5’inde altında”M2
Özellikle büyükşehirlerde züccaciye, büyük toptancı, perakendeci marketlerinde bakır eşya ürünlerin satıldığını görüyoruz. Kazancımızı etkileyecek bir durumdan bahsedemeyiz. Bakır biraz hassas bir ürün olduğundan bu sektöre tamamen girmek kolay değil. Ufak tefek mutfak eşyaları bağlamında farklı zincir marketlerinde bakır eşyanın kullanımı bizi etkilemez, kaldı ki bizim bahsettiğimiz Erzincan işlemeli bakır bu marketlerde rastladığımız bir ürün değil.”M2
Geçtiğimiz yıllara göre rağbet devam ediyor yalnız dediğimiz gibi maliyetlerin artması giderlerin çok olması bakıcılık esnafını etkiliyor. Ürün tasarımı, üretimi, pazarlaması konusunda üniversiteler, valilik, sanatçıların (yeni ürünler yeni desenler yeni motifler vs.) katkısı olmalı. Geleneksel yöntemlerle modern üretimle rekabet edemiyorsunuz.
“Şu anda çarşıda mevcut ürünlerin hemen hemen %30’ u falan Erzincan ürünü geriye kalan Antep Maraş ve İstanbul malıdır. Erzincan ürünlerin artırılması lazım bu da dediğim gibi yeni ürünlerin bulunması yani buna verilecek destek ve farklı ürünlerle geliştirilebilir Süsten ziyade kullanım amaçlı ürünler üretilebilir. İnsanların ihtiyacına göre yeni ürünler tespit edilebilir Erzincan işçiliği güzel ama maliyet olarak Antep’ten Maraş’ın rekabet edilmeyecek durumda, şimdi onların ki düz işçilik olduğu için maliyet de biraz ucuz tabi”M1
Mağaza sahipleri Erzincan işleme bakır ürününün daha çok dekoratif ürünler olduğunu ve bu ürünlerin işlemesi nedeniyle pahalı olarak algılandığı için satılmasının güç olduğunu belirtiyorlar. İnsanların hediyelik olarak daha fiyatı düşük ürünlere yöneldiğini, bu yönelimin gramajı düşük ve işlemesiz ürünlere talebi artırdığını ifade etmişlerdir. Yapılan söyleşilerden anlaşıldığı kadarıyla özellikle Kahramanmaraş, Gaziantep ve İstanbul’dan gelen işçiliksiz ürünlerin daha çok talep edilmektedir. Ürünlerin eski ürünlerle karşılaştırıldığında gramajların satış kaygısıyla düştüğü, büyük ve gramajı yüksek mutfak eşyalarına göre, daha ucuz ve küçük işlemesiz ürünlerin tercih edildiği, zaten el teklisi diye tabir edilen, tamamen el işçiliği ile işlenen bakır eşyasının terkedildiği, örnek olarak birkaç tane bulundurdukları, satamadıkları görülmüştür.
Geçmiş yıllarda Çin malı üretiminin de mağazalarında satıldığı ve rağbet gördüğü, son zamanlarda maliyetlerinin artması ve kalitesinin düşük olması sebebiyle talebin oldukça azaldığı vurgusu yapılmıştır. Sektörün dışındaki mağaza zincirlerinde de bakır ürünlerin satılması hakkında ise, bakır eşya üretiminin inceliklerinin fazla olduğu, bu sebeple de zaman zaman birkaç küçük eşya bu mağazalarda satıldığı gözükse de bunun Erzincan bakır eşya ticaretine zarar verebilecek derecede olmadığı ifade edilmiştir.
Genellikle bakır eşya sektöründe çalışanların bakır eşyanın üretiminin, pazarlanmasının ve üretiminin yenilenmesinde devlet desteği beklentisi içerisinde olduğu, ürünlerin tasarımı aşamasında ise üniversitelerin katkısının olabileceği düşüncesinde oldukları görülmektedir.
Geçtiğimiz 10 yıla baktığımızda bakır eşya satışının nasıl bir değişim geçirdiğini, gelecek 10 yılını nasıl görüyorsunuz? Sorusuna verilen cevaplar ise, benzerlik göstermektedir. Görüşülen çalışanlardan büyük bir kısmı bazılarını yukarıda da saydığımız nedenlerden, bakır eşya satışının devam etse de, satılan bakır eşyanın giderek daha fazla diğer üretici illerden olacağını, Erzincan işlemeli bakır eşyanın üretimde tasarımının yenilenmemesi, modern üretim teknik ve makinelere sahip olmaması, yeni yetişen işleme, sıvama, polisaj işçilerinin olmayışı, çalışanların çalıştıklarının karşısında çok düşük ücretlerle çalışıyor olması gibi birçok sebeple Erzincan’ a özgü bakır eşya üretiminin gelecek 10 yıl için değilse de 50 yıl sonra tükenmiş olmasının muhtemel olduğu görüşündedir. Kaldı ki, mevcut çalışanlar bugün geçimlerini bu işe borçluyken bile, çocuklarının işlerini devam ettirmesini zorunlu haller dışında istemediklerini belirtmektedirler.
“çocuğum esnaf olacaksa bu işi yapmasını isterim. Bu sektör çok kötü bir sektör değil, yapabileceği daha iyi bir olmazsa ben sakınca görmem. Aslında sektör çok da rahat bir sektör değil, rahat ürün satabileceğimiz sektör değil, malı satmak açısından ve rekabet açısından kolay değil, müşteri izah istiyor müşteri anlatım istiyor bakırı yeni kullanan insanlar var tanımayan insanlar var, güven konusunda sağlıklı konusunda, bozulma konusunda endişeleri var bunları anlatmak gerekiyor. Bir de işçilik faktörü var gramaj faktörü var yani uğraş isteyen bir esnaflık sektörü yani hemen şu kaç para deyip almıyor müşteri, detaylı bilgi istiyor. Zorunluluk halinde olabilir fakat kimse çocuğunu zorunlu haller dışında bakır ürünü satışına yönlendirmez.”M2
“çocuklarımın bakır işi yapmaya 5 sene öncesinde olsa teşvik ederdim. Günümüz şartlarında bu işin kar oranı düşüyor alttan usta gelmiyor yani iş geriye doğru gidiyor yani şu an için düşünmem çocuğumun bakıcılık yapmasını .”M1
Erzincan bakır işlerinin satışa sunulduğu tek yer “Yeraltı Çarşısı” olarak isimlendirilen Cumhuriyet Meydanının altındaki yerdir. Bu satış yerinin pazarlama yeri olarak uygunluğunun değerlendirilmesine ilişkin görüşlere bakıldığında çarşı esnafı çarşıdaki dükkanların belediyeye ait olduğunu, dükkanların bazı eksiklerinin olduğunu ifade etmektedirler. Çarşı esnafının çoğunluğunun ifade ettiği eksikler özetlenecek olursa:
Çarşının üzerinde meydan olmasının avantajları yanında bazı dezavantajları da mevcuttur. Örneğin meydanda sürekli etkinliğin olması, özellikle miting gibi büyük toplantılarda güvenlik sebebiyle çarşının kapatılması, bazı spor kulüplerinin tırlarının ürün satışı için çarşının üzerine çekilmesi sebebiyle oluşan karo kırıklarıyla yağan yağmur ve kar sularının çarşı katına akması gibi. Çarşı esnafının belediyeden bazı beklentilerinin olduğu açıktır. Çarşının öncelikle süreklilik arz eden akıntısının kesilmesi için meydanın yeniden yapılması, çarşıda geleneksel el sanatları ürünleri satıldığından çarşının tarihsel bir görünüme kavuşturulması, çarşının üzerinde çarşının tanıtımının yapıldığı objelerin olması gerektiği, ilin değişik yerlerinde ilin bakır işçiliğini yansıtıcı çalışmalar olması gerektiğinden bahsedilmektedir.
“Bakırcılar çarşısının meydanda olduğunu herkes biliyor. Çarşıya girişte çarşıda bakır eşya satıldığından doğru dürüst haberimiz bile yoktur. Maalesef akşam gece aydınlatma tabelası hiç yok zaten, gece biraz karanlık bastığında 50 metre yakından geçen insan bu çarşıda bakır eşya satıldığını bilmez. Erzincan’ a yabancı insanlardan birçok kez duyuyoruz. Çarşıya geldiklerini fakat doğrudan çarşıyı bulamadıkları söylüyorlar yani buradan tabela konusunda tanıtım konusunda bilgi eksikleri var. Bakırı yeteri kadar tanıtamıyoruz, bakırı ilimize ilk kez gelen kişiye tanıtacak görsel bir objenin olmayışı eksiklerimiz arasındadır. En son işte buraya belediye başkanımız dört yol kavşağına işlemeli bakır görünümlü büyük bir sürahi yaptırdı. Çok da güzel oldu. Şehrimiz ve bakırcılık için iyi bir kazanım oldu. Bu örnekler çoğaltılabilirse farklı şekillerde bakırı anımsatacak objeler kullanılırsa, çarşı girişleri bakır işlemeciliğine ilişkin tanıtım objeleri veya levhaları, ışıklandırmaları ile işimizi artırır bize çok faydası olacaktır. Erzincan’ nın hem dışarıda tanıtımını hem de içerideki tanıtımlarını iyi yaparsa biz bundan tabii ki faydalanacağız”M2
“Çarşının tanıtımı Türkiye çapında yapılabilir yurtdışında yapılabilir tarihi dokusu değişebilir mesela daha tarihi taştan eskitme şeylerden yapılırsa ayrı bir anlam katar ve bakır da ön plana çıkar daha güzel olur. Bir de yerel yönetimlerin sivil toplum kurumlarının artık bu işle kim uğraşıyorsa yani çarşının reklamı önemli. “M2
Daha önce Taşkesen(2016a) tarafından yapılan araştırmada da aynı bulgulara rastlanmıştır. Taşkesen’ in araştırmasında “Geneli bakırcılık ürünleri satan dükkanlardan oluşmakla beraber, gelinlikçi, konfeksiyon mağazası gibi dükkanlar da mevcuttur. Bodrum katta olduğundan şehirde yerini bilmeyen bir kişinin sormadan bulması zordur. Biri batı diğeri kuzey yönünde olmak üzere iki kapısı vardır. Mevcut kapıları da aşağıdaki çarşının bakırcılar çarşısı olduğu işaretlerini taşımaktan uzaktır. Ayrıca çarşının bodrum katta olması ve üzerindeki meydanda tır sergileri dahil faaliyetlerin aralıksız devam etmesi sonucu çarşı her yıl kış ve bahar aylarında neredeyse 4-5 ay bakırcılar çarşısının akmasına sebep olmaktadır” şeklinde aktarılmıştır.
Araştırmanın bir tarafı ise, eski bir bakır işlemecisi olması ve mevcut durumda ise, görsel sanatlar alanında araştırma ve uygulama çalışmaları yapan biri olmasından dolayı araştırmacının Erzincan bakırı ile ilgili tasarım uygulamaları ile deneyimlerinin anlatıldığı bölümdür.
Araştırmacı önceki araştırmalarında da “Desene dönüşen Erzincan bitkilerinin unutulmaya yüz tutmuş el teklisi tekniği ile işlenmesi ve sanatsal tasarımla birleştirilerek sanatsal ilke ve elemanlarla birleştirilmesi olanaklarının” araştırılması gerektiğini vurgulamıştır. Bu kapsamda Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Ali Kandemir’ in tespit ettiği Erzincan endemik bitkilerinin Erzincan yöresinden kültürel formların birlikte kullanıldığı sanat ve zanaat birlikteliği ile birkaç tasarım denemesi yapılmıştır.
Taşkesen (2016b) konu ile ilgili makalesinde sanat tarihinde farklı tekrarlarla karşımıza çıkan bilim, zanaat ve hayatı sanatla birlikte düşünme yaklaşımının yeni bir anlayış ve teknikle yeniden sorgulamayı amaçlamıştır. Erzincan endemik bitkileri bu amaçla desene dönüştürülmüş, el teklisi tekniği ile sanatsal sunumun birlikteliği kullanılmıştır. Araştırmada (Taşkesen, 2016b) bu sanatsal uygulamanın problemlerinden bahsedilmişse de ortaya çıkan sanat ve zanaat birlikteliği beğeni almıştır. Yeniden tasarım, yeniden üretim, yeniden değerlendirme olarak sayılabilecek bu araştırmada bakırın istenilen biçimlerde kesilme zorluğu ve el teklisi işlemenin uzun zaman alması dezavantajları olarak görülmektedir. Bunun yanın da bakır işleme olarak Erzincan’a ait bitki çeşitliliğinin hem de kültürel değerlerinin işlenmesi yerelden evrensele bir adım olarak değerlendirilmiş ve örnekleri ile sunulmuştur.
Araştırma da (Taşkesen, 2016a) sanat ve zanaat birlikteliğinin unsurları ve yapılması gerekenler için “Sanat ve zanaat birlikteliğine ilişkin araştırmanın bir diğer bulgusu ise, bakırcılık zanaatının günümüz beğenisi dikkate alınarak yeniden değerlendirilmesi ve geleneksel olanın modern sunumlarla yeniden tasarlanması zorunluluğunun tespit edilmiş olmasıdır. Özellikle farklı materyallerle (cam, ahşap, diğer metaller) bakır işlemeciliğinin kompozit olarak yeniden düşünülmesi Erzincan bakırcılığına yeni ufuklar açabilecektir.” İfadesi kullanılmıştır. Bu çerçeve de bakır işlemenin ( Özellikle El Teklisinin) özellikle ahşap ve mermer heykellerle birlikte çalışılması ticari, estetik değeri olan yeni ürünler ortaya çıkarabilir.
SONUÇ
Somut olmayan kültürel miras olarak Erzincan Geleneksel El Sanatlarından bakır işleme sanatının değerlendirilmesi yapılmıştır. Değerlendirme yapılırken bakır işleme sanatının mevcut durumu özellikle bakır işleme sanatının farklı aşamalarında yer alan işçi ve esnaflarla yüz yüze görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bunun yanında bakır işleme sanatına ilişkin yazılı kaynaklardan ve araştırmacının kendisinin de bakır işleme ustası olmasından kaynaklanan deneyimlerinden faydalanılmıştır.
Araştırmadan çıkan sonuçlar özetlenecek olursa:
- Somut olmayan kültürel miras kapsamına giren aslında Erzincan’ın işlenmiş bakır ürünü değil, bakır işleme sanatının bizatihi kendisidir. Dolayısıyla bu kapsamda özellikle korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması gereken işleme sanatıdır. Bu konuda yapılan mülakatlardan anlaşıldığı kadarıyla işleme ürünler maliyetinin yüksekliğinden yerli, günübirlik seyahat eden turist tarafından tercih edilmiyor. Küçük yükte ve pahada hafif (magnet, küçük süs eşyaları vb.) ürünler daha çok tercih ediliyor. Ya da işlemesiz Maraş ve Antep işi olarak piyasada tanınan işler daha uygun olduğundan alıcı buluyor. Bir de maden olmayan bakır görüntüsü kazandırılmış döküm eşyalar en çok satılan ürünler. İlde bulunan 3. Ordu Komutanlığı ve Polis Meslek Yüksek Okulu sebebiyle müşterilerin çoğu asker ve polis yakını. Kullanım için değil hediyelik ürünler aldıklarından, çoğu da ulaşım şekli olarak uçağı tercih ettiklerinden ağırlık tutacak eşyalardan kaçınmaktadır. İşlemeli ürünlerin pahalı olması da diğer ürünlere eğilimi artırmasıyla işleme eskisi kadar rağbet görmediği ifade edilmektedir. Araştırmacının gözlemlerine göre işlemeli ürünlere alıcı üç şekilde yöneliyor. Birincisi el işçiliğine duyulan merak, kolleksiyoner tarafından ilgilisi tarafından satın alınan, ikincisi çok özel misafire özellikle Erzincan işlemeli bakır hediye etmek için satın alınan, üçüncüsü kurumsal nedenlerle (kutlama, anma, emeklilik, terfi vb.) toplu olarak yapılan programlarda hediye olarak sunmak üzere satın alınanlardır. Erzincan bakır işlemesinin yöneliminin bu üç alana olması gerektiği düşünülmektedir. Bu üç alan yükün ve paha’nın sorgulanmadığı tercihlerdir. Sadece Erzincan Bakır İşleme sanatları değil tüm el ve emek işçiliği ile ortaya konan ürünlerin zorunluluğudur bu eğilim. Özel alıcı (kolleksiyoner), özel misafir, özel program olarak özetlenebilecek satın almalar için özel tasarımlar gerekmektedir. Görüldüğü kadarıyla insanlar üzerine günün anlam ve öneminin yazıldığı işlemeli tabakları uzun yıllar evlerinde dekoratif olarak sergileyemiyor. Bu konuda “… bize kendilerine hediye edilmiş bakır tabakları getirip hurda olarak satanlar var üzerinde yazı olduğu için eve asamadıklarını, emekli olduklarından bu hediyeleri bulunduramadıklarından…..”M2 bu tür satıcı ifadelerine rastlanmıştır. Özel tasarımlar olursa hem ofis hem evde heykel, resim yada rölyef objeler farklı tasarımlarla her zaman yer bulabilecektir.
- İşleme sanatının ürünün satılmadığı yerde devam ettirilmesi neredeyse imkansızdır. El sanatları zanaat alanına hizmet ettiğinden ticari kaygılar estetik kaygıların üzerindedir. Dolayısıyla güç satılan ürünün işleme sanatının, işlemeci ustalarının da belirttiği gibi devam ettirilmesi mümkün olmamaktadır. Tasarım eğitimi almış kişilerin yeniden ele alarak tasarladığı hediyeliklerde işleme özellikle de “el teklisi” nin kullanımı sağlanmalıdır. Kazanç arttıkça bakır işlemeciliğine yönelimin ivme kazanacağı görülmektedir. Zaman zaman desteklerle açılan kurslarda 1-3 aylık öğrenmelerin bu sanata bir kaynak sağlamayacağı düşünülmektedir.
- Belediyeye ait “yer altı çarşısı” olarak tabir edilen çarşının bir an önce eksiklerinin tamamlanması, gücünü geleneksellikten alan bir modernlikle hem dükkan katının hem de üzerinde bulunan meydanın yeniden tasarlanmasının beklendiği görülmektedir.
- Bakırcı esnafının araştırmada yer verilmeyen taleplerinden biri de vergi oranlarının düşürülmesidir.
- Bir diğer sonuç imalat atölyelerinin modernizasyonudur. Anlaşıldığı üzere geleneksel imalat aletleri ile makineleşmiş üretimle baş etmek zor görülüyor. Tabi ki makineleşme olarak belirttiğimiz kısım işlemeden önceki kısımdır. Onun seri üretimi maliyeti biraz olsun azaltacaktır. Fakat işleme kısmının el ile olması tercih edilmelidir.
- Erzincan bakır işleme sanatının devamının sağlanmasının, özellikle araştırmacı tarafından diğer materyallerle (Ahşap, mermer, çelik, cam vb.) birlikte kullanılmasına bağlı olduğu düşünülmektedir.
- Araştırmadan farklı sektör mağazalarının zaman zaman sattığı benzer ürünler, Çin malı ürünlerinin günümüzde bakır ürünlerin satışını etkilemeyecek düzeyde olduğu anlaşılmaktadır.
- İşlemeli hediyeli bakır ürünün yanında geçmişte üretilen bugün sadece gramajları düşük örneklerinin kaldığı mutfak eşyası ürünlerinin de eski kalitesine kavuşturulması, özel tasarımlarla mutfakta hem dekoratif bir ürün hem de kullanım eşyası olarak yer almasının sağlanması, bakır ürünlerin mutfakta kullanımının varsa sağlık açısından faydalarının çalışıldığı bilimsel yayınlarla, reklam ve tanıtımlarla satışının artırılmasının gerekliliği açıktır.
ÖNERİ
Bakır işlemede kullanılan ürün, desen ve motiflerin ve varsa anlamlarının yer aldığı bir araştırmanın yapılmasının Erzincan Bakır İşleme Sanatının geçirdiği tarihsel sürecin kayıt altına alınması açısından önemlidir.
REFERENCES/KAYNAKÇA
Alagöz, G., Çalık, İ., Güneş, E. (2018). Kültürel Miras Açısından Erzincan Bakır İşleme sanatının Mevcut Durumu ve Sürdürülebilirliği. Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. 55
Arlı M. (1984) Beypazan'nda Dövme Bakırcılık, Ankara
BELLİ Oktay-İ. Gündağ KAYAOĞLU(1994). M.Ö. I. Binyılından Günümüze Kadar Erzincan Bakırcılığı, Tarih ve Medeniyet, 6, s. 58-61.
Cotien, L. & Manion, L. (1994). Research Methods in Education (4[" ed.). London:
Routlenge.
Coşkun, B. (2015) ERZİNCAN’DA EL SANATLARI ‘‘BAKIRCILIK’’ Uluslararası Erzincan Sempozyumu, cilt 2
İllere Göre Geleneksel El Sanatlarımız, (2012). Milli Eğitim Bakanlığı, Hayat Boyu Öğrenme
Genel Müdürlüğü, Sosyal ve Kültürel Eğitimler ve Faaliyetler Grup Başkanlığı.
Kvale, S. (1996). InterViews: An introduction to qualitative researcti interviewing.
Thousaiid oaks: sage.
Naldan, F. (2014), Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 9/10, p. 775-796
Pınarcık, P. (2012) Urartu Krallığı’nın Tarihi Coğrafyası Hakkında Yeni Öneriler. Tarih İncelemeleri Dergisi Cilt/Volume XXVII, Sayı/Number 2 Aralık/December 2012,459-482
Taşkesen(2016a). Sanat Olarak Zanaat” Hareketi Ve Erzincan Bakır İşlemeciliğine Sanatsal Bakışla Bir Değerlendirme. Erzincan Uluslararası Sempozyumu Bildiriler Kitabı Cilt2. 51
Taşkesen O. (2016b). Yerelden Evrensele Sanatta Disiplinlerarası Bir Yaklaşım Uygulaması, Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi, cilt.2, ss.15-27, 201
Türk Patent Enstitüsü (2001). Coğrafi İşaret Tescil Belgesi
Türnüklü, A. (2000), Eğitim Bilimleri Araştırmalarında Etkin Olarak kullanılabilecek Nitel Bir Araştırma Tekniği: Görüşme. Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi. 24. 543-559